Mavi Dünya Haber

Türkiye Kyotoya Geç Kalıyor!

Türkiye Kyoto'ya geç kalıyor
Türkiye protokolü ne kadar çabuk imzalarsa, 2012 sonrası dönem için pazarlık yapma şansı o kadar yüksek. Sema Tokat'ın haberi
31 Aralık 2008 Çarşamba, 11:50

Küresel ısınmayla mücadelede önemli bir rol üstlenen Kyoto Protokolü’nün 2012’de başlayacak ikinci dönemi için pazarlıklar 2009’da başlıyor. Türkiye protokolü ne kadar çabuk imzalarsa, 2012 sonrası dönem için pazarlık yapma şansı o kadar yüksek.

Haber: 1997’de küresel ısınmaya çare olarak oluşturulan Kyoto Protokolü (KP), 100’ün üstündeki ülkenin katılımıyla atmosferdeki sera gazlarını azaltım amacı taşıyor. Böylece büyük bir kısmı fosil yakıtlardan çıkıp iklim değişikliğine sebep olan gazların indirilmesi hedefleniyor. Buna göre protokole taraf olan gelişmiş ülkeler 2012 yılına kadar sera gazlarını 1990 seviyesinin yüzde 5 altına indirmeyi taahhüt ediyor. 

Daha çok gönüllü bir katılım olan KP’nin ilk döneminin ardından, dünyayı 2012 sonrasında daha ciddi ve daha geniş bir katılımlı bir KP sonrası süreci bekliyor. İlk oluşuma katılmayan ABD, Avustralya gibi ülkeler de ciddi azaltım hedeflerine hazırlanıyorlar. Artık 2012 sonrası Kyoto için ciddi pazarlıklar ve hedef belirleme süreçleri başlıyor.

Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olmasına rağmen henüz KP’yi imzalamadı. KP, bu sözleşmenin yasal olarak bağlayıcı bir eki niteliğinde. Türkiye sözleşmedeki OECD ve eski sosyalist Doğu Avrupa ülkelerinin bulunduğu Ek-I listesi içinde yer alıyor. Ancak bugünkü konumuyla herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü olmayan Türkiye, 2012 sonrası süreçte elini taşın altına sokmak zorunda kalacak. 

“Henüz treni kaçırmadık”
Rec Türkiye Proje Koordinatörü Yunus Arıkan, “Henüz geç kalmadık ama geçen her dakikanın, her günün önemi büyük, protokole bir an önce taraf olmalıyız. Henüz treni kaçırmadık ama imzalamadığımız her gün bizim aleyhimize işliyor” diyor.

Türkiye’nin aralık ayına kadar KP’yi imzalaması bekleniyordu, ancak meclisin üçüncü sırasında bekleyen konunun, yılsonuna kadar sürecek bütçe görüşmeleri sebebiyle 2009 Ocak ayına kalması muhtemel. Arıkan, her geçen gün KP sonrası görüşmelerinde ilerlemeler sağlandığını, bizim de pazarlık masasına oturmamız ve isteklerimizi kabul ettirebilmemiz için bir an önce imzanın atılması gerektiğinin altını çiziyor.

AB ve ABD lider olacak
Yunus Arıkan’a göre, 2012 sonrası pazarlıklar ve müzakereler 2009 Mart itibarıyla başlayacak. Bu süreçte, Avrupa Birliği, liderlik görevini sürdürmeye niyetli. Avrupa Komisyonu kendi içinde 2020 için yüzde 20 oranında bir azaltım hedefi de belirlemiş durumda. Diğer çok önemli radikal değişim de ABD’nin yeni pozisyonu; 20 Ocak’ta ABD’de başkanlığı devralacak olan Obama ve hükümeti, KP’ye daha sıcak bakacakları izlenimini önceden veriyorlardı. Obama beklentilerin de ötesine geçip, daha da büyük adımlar atacağını ispatladı. Obama, çevre dostu bir isim olan Nobel Fizik Ödülü sahibi Steven Chu’yu enerji bakanlığına aday gösterdi. Bu da Obama hükümetinin küresel ısınma konusunda yepyeni bir politika izleyeceklerinin işareti.

Mart sonunda Almanya Bonn’da yapılacak ilk pazarlık toplantısına, Türkiye KP’yi bugün imzalasa bile, gözlemci statüsünde katılabilecek. Çünkü prosedüre göre, taraf olduktan sonra BM Türkiye’nin bu kararını üç ay askıda bekletiyor. Arıkan, marttaki toplantıda da gözlemci statüsünde olacak Türkiye’ye diğer ülkelerin artık siz de ailenin bir üyesisiniz şeklinde bakacaklarını söylüyor.

“Türkiye yalnız kalır”
Arıkan, eğer Türkiye’nin bu kez de pazarlıklar dışında kalırsa, ekonomik ve pratik olarak altından kalkamayacağı yükümlülükler altına girmek zorunda kalabileceğini, bunları da yerine getiremeyeceği için KP’nin dışında kalacağına dikkat çekiyor. Arıkan, “Ve bu kez daha da yalnız kalır, çünkü 2012 sonrasına dünyanın birçok ülkesi katılıyor, başta ABD, AB, Avustralya, Çin, Brezilya gibi… Bu da daha kötü sonuçlar doğurur bizim için. Ayrıca karbon ekonomisi dışında kalmak da hem ülkeyi hem Türkiye’deki şirketleri çok zor durumda bırakır” şeklinde konuşuyor. 

Arıkan şöyle devam ediyor: “Bundan sonraki yapılacak ilk toplantıda Ek-I ülkelerinin 2020 yılında sera gazlarını 1990 yılına göre toplam ne kadar azaltacakları karara bağlanacak. Sonra da bu payın içinde tek tek ülkelerin azatlım payları karara bağlanacak. Türkiye de bir Ek-I ülkesi olduğu için eğer bu pazarlıkların dışında kalırsa ve kendisini savunma hakkını kazanamazsa, o zaman gıyabında karar verilir ve bu da ülkeye pahalıya mal olur. Çünkü daha önce Türkiye diğer Ek-I ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu zaten kabul ettirmişti. 

Ayrıca bu gerçekten ciddi bir kavga, çünkü Türkiye’nin bu isteğine de karşı çıkan ülkeler olacak, Türkiye de yükümlülük almalı diyecekler, o yüzden Türkiye’nin bir an önce KP’ye taraf olması, ardından daha da önemlisi pazarlıklara katılıp kendisini net olarak ortaya koyması gerekiyor.”